İngilizce – Türkçe Metinler serimizde paralel metin tekniği ile hazırlanmış YDS – YÖKDİL – YDT temalarına uyumlu pasajlar bulunmaktadır. Bu metnimizin konusu Covid ve stres ilişkisi ile ilgili. Nüans içeren, dikkat gerektiren kısımları ayrıca renklendirdik. İyi çalışmalar dileriz.
COVID has increased anxiety and depression rates among university students | COVID üniversite öğrencilerindeki anksiyete ve depresyon oranını artırdı |
Before COVID, university students were at high risk of developing mental disorders, such as depression and anxiety. This is because they already experience much higher levels of psychological distress than the general population. | COVID’den önce, üniversite öğrencileri depresyon ve anksiyete gibi psikolojik hastalıklar konusunda epey risk altındaydı. Çünkü zaten genel nüfusa kıyasla çok daha yüksek düzeyde psikolojik endişe içindeydiler. |
But since COVID, this group is even more at risk. Our study has found the percentage of university students reporting extremely high levels of distress during the pandemic (23%) was higher than before the pandemic (19%).[1] | Fakat COVID’den beri, bu grup daha da risk altında. Çalışmamız son derece yüksek kaygılı olduğunu belirten üniversite öğrencilerinin yüzdeliğinin pandemi sürecinde (%23) pandemiden öncekine (%19) kıyasla daha yüksek olduğu sonucuna ulaşmıştır. |
Pandemics increase the amount of stressors among university students. They are subjected to various predicaments such as worrying about becoming ill, being unable to work, having to study online and being separated from friends and family. | Pandemi üniversite öğrencileri arasında stres etkenlerinin tesirini artırmıştır. Öğrenciler hasta olmaktan endişe etmek, çalışamaz hale gelmek, derse online girmek zorunda kalmak ve aile ile arkadaşlardan ayrılmak gibi bir çeşitli zor durumlara maruz kalmıştır. |
In our yet-to-be-published study, we reached significant demographic findings. The groups displaying the highest levels of distress were younger students, women, international students. | Henüz yayınlanmamış çalışmamızda, önem taşıyan demografik bulgulara ulaştık. En yüksek endişe düzeyi gösteren gruplar genç öğrenciler, kadınlar, uluslar arası öğrencilerdir. |
Most Australian universities already offer mental health support programs to students. But these are typically focused on treating distress rather than preventing it. On the other hand, preventive health initiatives which are generally educational campaigns should be given precedence as they teach people how to look after their health instead of waiting for them to turn up at hospital emergency departments. [2] | Avustralya’daki pek çok üniversite halihazırda öğrencilerine ruh sağlığı destek hizmetleri sunmaktadır. Fakat bunlar genellikle önleyici destekler olmaktan ziyade endişeyi tedavi etmeye yöneliktir. Oysa, genellikle eğitim kampanyalarından oluşan önleyici sağlık girişimlerine öncelik verilmelidir. Çünkü önleyici sağlık hizmetleri insanların gözlerini acil serviste açmasını beklemez. Bunun yerine insanlara kendi sağlıklarını nasıl kollayacaklarını öğretir. |
Kaynak: The Conversation
Düzenleme&Çeviri: ALA Dil Akademisi
[1] Cümleyi ögelerine ayırdığımızda “percentage” kısmının neyin yüzdesi olduğunu anlamak kolaylaşır. Paraphrase, reading sorularında çıkmalık vicdansız bir cümle 🙂
[2] Bu kısım target oriented çevrilmiş olup, anlam bütünlüğünü aktarabilmek adına parçalanmıştır. İlgili bölümler yine renklerle eşleştirilmiştir. Sıklıkla söylediğimiz şey, “Zor cümle yoktur, ögelerine iyi ayrılamamış cümle vardır” 🙂
Metin içindeki kelimeler
Rate: Oran
Percentage: Yüzde
Increase: Artmak
Distress: Endişe, Endişelenmek
Stressor: Stres etkeni
Be subjected to: Maruz kalmak
Predicament: Zor durum, Kötü vaziyet, Açmaz
Precedence: Öncelik
Preventive: Önleyici
Yet-to-be: Henüz olmamış
Initiative: İnisiyatif, Girişim
Turn up: Beklenmedik şekilde gerçekleşmek